Probiyotik Nedir?
Probiyotik kelimesi yunanca “pro” ve “bios” köklerinden türemiştir ve “yaşam için” anlamına gelmektedir. İlk olarak 1954 yılında Ferdinand Vergin tarafından antibiyotik ve flora üzerinde etkili diğer antimikrobiyal maddelerin patojen olmayan bakterilerin yararlı (Probiotika) etkileriyle ilişkisinin anlatıldığı “Anti-und Probiotika” isimli makalede kullanılmıştır.
Probiyotiklerin Tanımı
2004 yılında Amsterdam’da gerçekleştirilen Uluslararası Probiyotik Çalıştayı’nda (International Probiotic Workshop – IPW), klinik olarak kanıtlanmış ve belirli hastalıkları tedavi edici etkileri olan ürünler(bakteriyal tedavi edici, mikrobiyal tedavi edici veya bakteriyal immün sistem düzenleyici) probiyotik olarak tanımlanmıştır.
Günümüzde üzerinde uzlaşılan ve kullanılan tanım ise, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerika Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından belirlenmiştir. Bu tanıma göre “Probiyotikler, yeterli miktarda alındığı zaman konak üzerinde sağlığa yararlı etkiler sağlayan yaşayan mikroorganizmalardır.”
Probiyotiklerin Kullanım Alanları
Probiyotikler bugün birçok hastalıkta ve patolojik durumda kullanılmaktadır.
Özellikle;
- Gastrointestinal enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisi amacıyla
- Bağırsak mikrobiyotasının yeniden dengelenmesi
- Gastoenterit oluşumunu engelleme ve tedavi
Her geçen gün probiyotiklerin kullanım alanları genişlemekte ve yeni tedavi yaklaşımlarında yer almaktadır.
Probiyotiklerin Etkili Olabilmesi İçin Gerekli Özellikler
Bir probiyotik mikroorganizmanın insan sağlığı üzerinde faydalı olabilmesi için bazı temel özelliklere sahip olması gerekir:
Asidik Ortama Dayanıklılık
- Mide ve duedonumdan geçişi sırasında buradaki yüksek asitliğe dayanıklı olmalıdır (Düşük pH birçok mikroorganizma için zararlıdır.
- Düşük pH seviyelerinde canlı kalmalı ve etkisini kaybetmemelidir.
Bağırsakta pH Düşürücü Etki
- Çeşitli organik asitler üreterek bağırsağın pH’sını düşürebilmelidir.
- Patojen bakterilerin üremesini durdurmaya yardımcı olmalıdır.
Kolonizasyon Yapabilme Yeteneği
- Bağırsak epitel hücrelerine bağlanarak kısa sürede kolonize olup çoğalabilmelidir.
- Zararlı bakterilerin bağırsak duvarına tutunmasını ve içeri girmesini engellemelidir.
Safra Tuzlarına Karşı Direnç
- İnce bağırsağın üst kısmından geçişi sırasında safra tuzlarına karşı dirençli olmalıdır.
- Karaciğerin ürettiği safranın yüzey gerilimini düşürerek bağırsaktaki yağları emülsiyon haline getirir ve bu etkisini bakteri hücre duvarı yapısında bulunan lipitler ve yağ asitleri üzerinde de gösterir.
Sonuç olarak; probiyotikler, bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış sağlık faydaları sunan mikroorganizmalardır. Uygun suşlar, doğru dozda ve uygun yaş grubuna önerildiğinde sağlıklı bir yaşamın temellerini oluştururlar. Sağlıklı ve kaliteli yaşam ömrü de göreceli olarak uzatır.
- Arıca V, editör; Boğa A, Dağ H, Doğan M, editör yardımcıları; Nesilden Nesile Probiyotikler. 1. Baskı. İstanbul: Selen Yayıncılık; 2018. s. 9-10-11